DTO AB BULTENI EYLÜL 2012

?

DTO AB Bülteni EYLÜL 2012

 


Mavi Büyüme Çalışması (Blue Growth Study): Okyanus, deniz ve kıyı kaynaklı sürdürülebilir büyüme için senaryolar ve faktörler
Mavi Büyüme projesi, Avrupa 2020 stratejisine önemli bir katkı oluşturmakta. Proje; okyanus, deniz ve kıyı kaynaklı akıllı, sürdürülebilir ve kapsamlı ekonomik büyüme ve istihdam artışı ile denizciliğin geliştirilmesini sağlayarak bu stratejinin bir öğesi haline geliyor. Mavi Büyüme, aynı zamanda, Komisyon’un Entegre Denizcilik Politikası (2007), Deniz Stratejisi Çerçeve Direktifi ve AB’nin deniz ve denizcilik araştırmalarını ve buluşlarını ilerletmeyi hedefleyen programlar da dahil olmak üzere daha önceki siyasi girişimlerin üzerine inşa ediliyor.
Mavi Büyüme projesinin çıkış noktası; okyanusların, denizlerin ve kıyıların günümüzde karşı karşıya kalınan pek çok soruna çözüm bulma konusunda önemli bir role sahip olduğuna dair inançtır. Bunların ilerideki potansiyellerinden faydalanabilmek için, denizciliğe ait ekonomik faaliyetlerin bir araya getirilmesi, sürdürülebilir olması, uzun vadeli bir bakış açısıyla bütünleşmiş bir yaklaşım üzerine kurulması ve dünyanın karşı karşıya kaldığı kaynak, iklim ve çevresel meydan okuyuşlara cevap verebilmesi gerekmektedir. Bunların sağlanabilmesi, yerel, ulusal, uluslararası politikaların ve AB politikalarının yeterli desteğine ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca, denizciliğe ait faaliyetlerin, özellikle yerel ve kıyısal nüfusun tüm katılımını teşvik eden ve istihdam olanakları yaratan kapsayıcı bir yapıda olması gerekiyor.
Mavi Büyüme projesinin temel amacı; bu tür akıllı, sürdürülebilir ve kapsamlı büyümeyi desteklemek üzere muhtemel politika tercihlerinin kapsayıcı, sağlam ve istikrarlı analizlerini sunmaktır. Proje, Deltares ve Océanique Développement ortaklığında Ecorys tarafından Aralık 2010 – Ağustos 2012 tarihleri arasında yürütüldü.
Mavi Büyüme projesi ayrıca:
• Teknoloji ve bilimin denizcilik sektörlerinde ulaştığı gelişme durumuna ışık tutar;
• Bu sektörleri etkileyen buluş ve teknolojik gelişmelere dair bilgi birikimi sunar;
• Bunların potansiyellerini etkileyen temel dışsal etkenler üzerine bir kavrayış oluşturur;
• Okyanusların, denizlerin ve kıyıların gelecekteki sürdürülebilir büyümesi için ana ekonomik alanları belirler;
• Mevcut potansiyelden kazanç elde etmeyi sağlayabilecek siyasi müdahalelerin etkilerini inceler.
Küresel iklim değişikliğine çözüm bulması için Avrupa Birliği’ne baskı yapılıyor
Bahamalar, Kanada, ABD, Avusturalya, Japonya, Panama ve Singapur’dan büyükelçiler Avrupa Birliği’ni küresel iklim değişikliğine yönelik uluslararası bir çözüm bulmaya çağıran sert üsluplu bir mektup yolladı. Mektup, Avrupa Birliği İklim Değişikliği Komisyonu Başkanı Connie Hedegaard’a, Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı ve Ulaştırma Komiseri  Siim Kallas’a ve Kıbrıs’ın şu anda AB dönem başkanlığı yapması dolayısıyla Brüksel’de bulunan Kıbrıs Büyükelçisi Kornelios Korneliou’ya gönderildi.
Mektubun imzacıları, mektupta Brüksel’in bölgesel önlemler geliştirmekte karşılaştığı diğer sorunlara da değindiler. Buna göre, IMO’da ilerleme kaydetmenin daha fazla zaman ve çaba gerektirebileceği fakat Avrupa’nın uluslararası taşımacılık konusunda tek başına olacağı bir rejimin, diğer durumlarda olduğu gibi, IMO’da küresel önlemler alma çabalarına zarar verebileceği ve bu tür bir rejimin ticarette muhtemel bozulmaları da kapsayan istenmeyen davranış değişikliklerine neden olabileceği belirtiliyor.
Avrupa Komisyonu, nakliyat kaynaklı emisyonları kontrol altına almayı amaçlayan finansal veya piyasa tabanlı bir önlemi nasıl yaratabileceği üzerine müzakere ediyor. Brüksel, kendi gündemiyle ilerlemeye devam ederken, IMO’da benzer bir çalışmanın son 10 yıldan fazla bir süredir ağırdan alındığını iddia ediyor.
IMO, MEPC’in Ekim ayında gerçekleştirilecek olan bir sonraki toplantısında pek çok öneriyi görüşecek. Bununla birlikte, lobi grupları bu toplantıda piyasa tabanlı bir tedbirin tercih edilmesine dair pek bir faaliyet beklemediklerini üstü kapalı olarak söylüyorlar. Lobi grupları, İklim Değişikliği Birleşmiş Milletler Çerçeve Sözleşmesi ve CO2 emisyonlarının önlenmesine dair zorunlu tedbirlerin alınması gibi diğer uluslararası alanlarda gelişmenin olmamasını göz önünde tutarak bu konudaki tartışmaların azalmasına dair bir istek olduğunu belirtiyorlar.
LNG taşımacılığı Avrupa’nın nükleer korkusundan karlı çıkabilir.
Avrupa, bazı nükleer reaktörlerini kapatarak ve enerji açığını telafi etmek için daha fazla sıvılaştırılmış doğal gaz talep ederek, Japonya’yı takip etmek üzere. Uluslararası medyaya göre, Belçika’da bir nükleer reaktör arızadan dolayı devre dışı bırakıldı ve uzmanlar nükleer ünitenin kalıcı olarak kapatılması ihtimalini göz ardı etmiyor.
Avrupa, bu konuda Japonya kadar ileriye gitmeyebilir fakat Belçika’nın bu kararını yükselen güvenlik korkularının ortasında diğer kapatmalar izleyebilir ve LNG bu durumun ortaya çıkaracağı boşluğu dolduracak aşikar bir seçenek olabilir.
Hava kalitesinde AB standardı yakalanacak
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2019 yılına kadar hava kalitesini Avrupa Birliği limit değerlerine ulaştırmayı hedefliyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan alınan bilgiye göre, temiz hava eylem planlarının hazırlanması, ısınma, ulaşım ve sanayi kaynaklı hava kirliliğinin azaltılması amacıyla Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Genelgesi yayımlandı.
Bakanlık, genelgedeki önlemlerle ve partikül madde limit değerlerini azaltarak, 2019 yılında AB limit değerlerine ulaşmayı hedefliyor. Bu kapsamda, ısınmadan kaynaklı hava kirliliğinin azaltılması için baca temizleme işlemlerinin yapılması, kaliteli yakıt kullanılması özendirilecek. Yeşil binaların yaygınlaştırılması, yenilenebilir enerji kaynaklarıyla doğalgazın ısınma amaçlı kullanımı teşvik edilecek ve ısı yalıtımının gerekliliğine vurgu yapılacak.
Ulaşımdan kaynaklanan hava kirliliğinin azaltılması için de raylı sistemler ve deniz yolu dahil olmak üzere toplu taşıma araçlarının kullanımı özendirilecek, bisiklet kullanımı yaygınlaştırılacak. Sanayi nedeniyle kaynaklanan hava kirliliğinin kontrolü için ise tesislere yönelik birtakım düzenlemeler getirilecek.
(Kaynak: AA)
Avrupa Birliği Kırsal Kalkınma Projelerine 120 Milyon Avro destek verecek
Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı Kırsal Kalkınma Bileşeni kapsamında tarımsal işletmelerin yeniden yapılandırılması, tarım ve balıkçılık ürünlerinin işlenmesi ve ürünlerin pazarlanmasının yeniden yapılandırılması, kırsal ekonomik faaliyetlerin çeşitlendirilmesi ve geliştirilmesi amacıyla 20 pilot ilde tarım ve balıkçılık alanında faaliyet gösteren işletmelere toplam 120 milyon Avro hibe desteği için teklif çağrısı duyuruldu.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının ilgili kuruluşu olan Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) tarafından yürütülen Kırsal Kalkınma (IPARD) Programı bu alanda Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyelik sürecinde kırsal kalkınma alanında sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması için kapasite oluşturulması ve işletmelerin Avrupa Birliği standartlarına ulaştırılabilmesini amaçlamakta.
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış konuyla ilgili açıklamasında, “Özellikle orta ve küçük ölçekteki işletmelerimizin bu alandaki yatırımları için Kırsal Kalkınma önemli bir kaynak. Kırsal Kalkınma fonu ile AB standartlarında tesis kurma imkânı bulan işletmelerimiz hem rekabet güçlerini artıracak, hem de, vatandaşlarımıza daha kaliteli ve daha sağlıklı hizmet sunabilecekler.” dedi.
Hâlihazırda 20 pilot ilde uygulanan Kırsal Kalkınma Bileşeninin önümüzdeki yıllarda 42 ili kapsayacak şekilde genişletilmesi planlanıyor. Başvuruların 1 Ekim – 24 Ekim 2012 tarihleri arasında Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumuna sunulacağı teklif çağrısı ile ilgili detaylı bilgiye aşağıdaki adresten ulaşılabilir:
http://www.tkdk.gov.tr/BasvuruFiles/BasvuruCagriIlani/Yedinci_Basvuru_Cagri_Ilani.pdf
Brüksel Gazprom hakkında inceleme başlattı
Avrupa Komisyonu, Brüksel’in Rus enerji şirketi ile merkezi ve doğu Avrupa ülkelerindeki müşterilerine yönelik düzenlediği baskından bir yıl sonra, Gazprom’un şüpheli piyasa suiistimallerine yönelik yasal soruşturma açtı. Komisyonun anti-tröst otoriteleri, özellikle Gazprom’un rakiplerini men etmek ve merkezi ve Doğu Avrupa’da fiyatları yukarı çekmek için AB gaz piyasasındaki hâkim pozisyonunu kullanıp kullanmadığına odaklanıyor. Komisyon, bu tür bir suistimalin rekabette bir sınırlama yaratarak fiyat artışı ve arz güvenliğinde bozulmaya yol açabileceğini belirtti.
İncelemenin, ağır para cezasıyla veya Gazprom’un AB’nin geniş bir alanındaki iş uygulamalarını Birliğin anti-tröst yasalarına uygun olacak şekilde revize etmesi talebiyle sonuçlanması muhtemel.
Komisyon, örneğin, Gazprom’un bir AB üyesi ülkedeki müşterinin arz fazlası gazı başka bir müşteriye satmasını engelleyecek ihracat sınırlamalarını sözleşmelerinde uygulayıp uygulamadığını araştırıyor. Ayrıca, Gazprom’un fiyatlama politikasını ve müşterileri rakip projeleri dışarıda bırakacak şekilde kendi boru hatlarını desteklemeye zorlayıp zorlamadığını da irdeliyor.
Soruşturma, Gazprom’un şu anda AB üyesi olan sekiz eski Sovyet ülkesi, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Polonya, Estonya, Litvanya, Letonya ve Macaristan’la olan ticaretine odaklanacak.
Merkel daha sıkı bir siyasi birlik için çağrıda bulunuyor
Alman basınının haberlerine göre, Almanya Başbakanı Angela Merkel, AB üyesi devletlerin liderlerinin daha sıkı bir siyasi birlik sağlamaya yönelik adımları resmileştirecek yeni bir AB anlaşması için bir konvansiyonu sene sonuna kadar oluşturmasını istiyor. Yeni bir anlaşma hazırlamak için, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Komisyonu ile üye devletlerin hükümetlerinin temsilcilerinden oluşan bir resmi anlaşma gerekiyor.
Merkel, Euro bölgesindeki diğer ülkeler tarafından talep edilen borç havuzu mukabilinde gerekli bulduğu egemenliğin paylaşılması hususunun yasalarca korunması için yeni bir AB anlaşmasını uygun bulmaktadır.
Bu girişimin iddialı olduğu halde, Euro bölgesine üç yıldır hükmeden borç ve bankacılık krizinin üzerine bir çizgi çekemeyecek bir çalışma olacağı da tartışılıyor. Bununla birlikte, bu girişim, yeni bir anlaşmaya karşı pek çok ülkeden gelecek muhalefetle karşı karşıya kalacak olan Merkel’in ayrılık yaratan bir hamlesi olabilir. Almanya, muhtemelen Avrupa Merkez Bankası’nın üye devlet bütçelerini yeni kurallara göre denetleyebilmesini istiyor.
AB’nin alacağı yön, AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy’ın 18-19 Ekim’de gerçekleşecek olan AB üye devlet liderleri zirvesinde, siyasi, mali ve bankacılık birliği hakkındaki geçici planını ortaya koymasıyla netlik kazanacak.
Türkiye'de geçen yıl toplanan ömrünü tamamlamış lastik miktarı, AB ülkelerinin çok altında kaldı.
Avrupa Birliği ülkeleriyle Norveç ve İsviçre toplamında ''Ömrünü Tamamlamış Lastik'' (ÖTL) miktarı geçtiğimiz yıl 2 milyon 897 bin ton olurken, aynı yıl bu rakam Türkiye'de 88.5 bin tonda kaldı. Bu yıl için toplanması hedeflenen ÖTL ise 111 bin ton.
Son yıllarda küresel ısınmanın etkisiyle Kyoto Protokolü'nün ve sürdürülebilir enerjinin gündemde olması, kullanılmış otomobil lastiği ve türevlerinin geri dönüşümünü kazançlı bir sektör haline getirdi. Kullanılmış lastiğin geri dönüşümünden ''karbon siyahı'', mazot eşdeğeri pirolitik yağ, çelik hurda tel ve yanıcı gaz elde ediliyor. Elde edilen yağ, kozmetik ve kimya sektöründe, karbon siyahı kauçuk fabrikalarında, çelik ise dökümhanelerde hammadde olarak kullanılabiliyor.
Lastik Sanayicileri Derneği (LASDER) Genel Sekreteri Bahadır Ünsal, LASDER'in, yenileme pazarının yaklaşık yüzde 70'ini oluşturan 8 lastik üreticisi ve ithalatçısını temsil ettiğini anımsatarak, her yıl yönetmelikte belirlenen kota oranında toplama yaptıklarını ifade etti. Ünsal ''Türkiye'de 2011 yılında toplanan ÖTL miktarı 88.5 bin tondu. Bu miktarın geri dönüştürülmesi ile elde edilen enerji ve hammadenin ekonomik olarak yaklaşık değeri 100 milyon lira olarak ifade edilebilir. İçinde bulunduğumuz 2012 yılı için toplamayı hedeflediğimiz ÖTL miktarı 111 bin tondur'' diye konuştu.
(Kaynak: AA)
Avrupa’da gerçek bir ekonomik ve parasal birliğe doğru ilerleme hedefleniyor
Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı, Ekonomi ve Para Politikası ile Avro'dan sorumlu Komite üyesi Olli Rehn’in 3 Eylül 2012 tarihli ECON Komitesi konuşmasından satırbaşları aşağıdaki gibidir:
• AB, son birkaç yıldır, finans ve borç krizini atlatmak ve ekonomik ve parasal birliği geliştirmek için kayda değer ve kapsamlı adımlar atmıştır. Ancak, geçtiğimiz yıl boyunca, çevre ülke kamu borçları piyasalarındaki gerilim tırmanışa geçmiştir. Süren finansal gerilim ve ekonomideki mevcut dengesizlikler nedeniyle EPB ve vatandaşlarımızın refahı halen baskı altındadır. Bu konudaki ilk düzenlemelerin zafiyetlerini gidermek ve sürdürülebilir tek para için daha sağlam temeller yaratmak amacıyla mevcut EPB mimarisinde daha fazla değişiklik yapılması gerekmektedir. Krizi kontrol altına almak, büyümeyi canlandırmak ve dengesizlikleri gidermek için kısa vadede bir takım adımlar atılmalıdır.
• Bu çerçevede, Komisyon, Avro Grubu ve AMB Başkanlarıyla işbirliği içerisinde, AB Konseyi Başkanı tarafından sunulan "Gerçek bir Ekonomik ve Parasal Birliğe Doğru" başlıklı rapora binaen, Haziran'da gerçekleşen AB Konseyi toplantısında EPB'nin daha da derinleştirilmesine dair fikir alışverişinde bulunulmuştur.
• Bu raporda EPB'nin geleceğine dair dört temel yapı taşı açıklanmıştır. Bunlar entegre bir finansal çerçeve, entegre bir bütçe çerçevesi, entegre bir ekonomi politikası çerçevesi ile demokratik meşruiyetin ve hesap verme sorumluluğunun güçlendirilmesi olarak sıralanabilir.
• Finansal birliğin ya da parasal birliğin daha da geliştirilmesi bu bağlamda en büyük öncelik olarak görülmelidir. Gecikmeksizin ve iki adımda bu yolda ilerlemek arzusundayız. Şu anda ilk aşamadayız: 29 Haziran'daki Avro Zirvesine uygun olarak, avro bölgesi bankaları için acilen Tek Denetim Mekanizması (TDM) oluşturulmasına yönelik yasal teklif üzerinde Komisyon tarafından bir süredir çalışmalar yürütülmektedir. Bu çalışmanın sonuçları iki haftadan daha kısa bir süre içinde takdim edilecek olup yıl sonuna kadar son şeklini alması beklenmektedir.
• Avrupa'daki mali sistem son derece bütünleşmiş durumdadır. Dolayısıyla, tek bir ülkede doğan finansal istikrarsızlığın hızla diğer ülkelere dağılması kuvvetle muhtemeldir. Krizlerde sınır ötesi yayılma olasılığı avro bölgesi ülkeleri için daha da büyüktür. Bu nedenle Tek Denetim Mekanizması, avro alanı üyesi bütün ülkeler için uygulanacak ancak daha derin bir bütünleşme yönünde ilerlemek isteyen diğer Üye Devletlerin katılımına da açık olacaktır. Böyle bir durumda, bu mekanizmaya katılmak isteyen üye devletin yasal bir taahhüt üstlenmesi ve AMB tarafından alınan kararların ulusal makamları ve bankaları üzerinde bağlayıcı olacağının güvencesini vermesi beklenmektedir.
• Komisyon tarafından mevcut ulusal mevduat garanti sistemlerini güçlendirecek ve bankalar için sermaye şartını pekiştirecek yasal düzenlemeler önerilmiştir. 27 Üye Ülkenin tamamına uygulanacak olan bu öneriler hayati öneme sahiptir ve AB Konseyi ile Parlamentosu tarafından bir an önce benimsenmelidir.
01.01.2012 - 26.09.2012 tarihleri arası gemi tutulmaları
01.01.2012 - 26.09.2012 tarihleri arasında Paris Memorandumu (Paris MoU) üye limanlarında 17 Türk Bayraklı gemi alıkonmuştur (detention). Bu rakamlar geçtiğimiz yıllara oranla düşük seviyede bulunmaktadır. 2008 yılı Eylül ayı itibariyle tutulan gemi adedi 30 iken, 2012 yılı Eylül ayı itibariyle bu rakam 17’ye gerilemiştir. Gemilerimizin tutulmasındaki başlıca etkenler ise; Yangın söndürme araç/gereçleri, ISM, Can Güvenliği Sistemleri ve MARPOL Ek I’e ilişkin hususlardır. Bayrağımızın Beyaz Liste’de kalabilmesi adına, tüm Armatör Firmalarımızın bu konuya gereken hassasiyeti göstermesi önem arz etmektedir.

Bilgilerinize arz ve rica ederiz.
                                                                           Saygılarımızla,
                                                                           Murat TUNCER
                                                                           Genel Sekreter
 

Dağıtım:    Bilgi:
Gereği    - YK Başkan ve Üyeleri
Tüm Üyelerimiz (Web)